Uzuuun bir süredir yazmıyordum. Youtube kanalına ağırlık verdim, kabul ediyorum.

Yarım kalan tatil yazımıza devam edelim. Assos’tan çıktık Ayvalık’a doğru yola koyulduk. Tatilimiz süresince kalacağımız Boutique Ayvalık Pansiyon‘u bulduk ve eşyalarımızı yerleştirdik. Ayvalık tam bir butik otel cenneti diyebilirim. Özellikle eski mimariye sahip rum evleri buraya ayrı bir hava katmış durumda. 

Pansiyonun işletmecisi Fulya’nın bize gezip görülecek yerlerin bulunduğu ve yemek yiyebileceğimiz popüler mekanların yer aldığı bir broşür vermesi işimizi oldukça kolaylaştırdı.

Ayvalık’a gitmişken, Ayvalık Tostu yemeden ve rakı-balık ikilisini bir araya getirmeden olmaz. Ayvalık tostu için tostçular çarşısı içerisinde bulunan küçük dükkanlara bakabilir, sıcak yaz günlerinde çalıştırdıkları su buharı takviyeli vantilatörler ile serinleyebilirsiniz 🙂

Şehir içerisinde gezerken dikkatimizi çeken bir başka küçük detay da şu oldu; yol üstünde bulunan telefon kutuları renkli tasarımlar kullanılarak farklılaştırılmış. Çok hoşuma gitti.

Ayvalık’ın simgesi haline gelen mavi panjurlu ev ve önündeki eski motosikleti atlamamak lazım, ne de olsa motosiklet hayatımızın önemli bir yerinde 🙂

Bu motosikletin olduğu yerin hemen yanı başında bulunan Şeytan Kahvesi’ne uğrayıp, koruk suyu içmenizi tavsiye ederim. Özellikle sıcaktan bunaldıysanız hem nefes almış olursunuz, hem de ham üzümün suyundan yapılan bu içecek güzelce ferahlamanızı sağlar. Şehir merkezinde bolca kedi görebilir ve sokaklarda rahatlıkla kaybolabilirsiniz.

Yaz tatili denince akla tabi ki deniz, kum ve güneş üçlüsü gelir. Bunun için size güzel bir öneride bulunabilirim, mutlaka Badavut Plajı’na gidin. Deniz suyu oldukça serin ve bulanmayan bir suya sahip, ayrıca derinlik seviyesi de oldukça iyi ve aniden derinleşen bir yapıya sahip değil. 

Tabi burada da sıcaktan bunalan kişilerin yardımına yetişen ve işletmelerden sipariş verebileceğiniz güzel limonataların yanı sıra, kıyı şeridinde kayıkla dolaşan dondurmacılar da güzel bir alternatif olabilir.

Gelelim gezip görülecek mekanlara. Aslına bakarsanız çok fazla yer gezmemiş olsak da, ismini duyduğumuz ve araştırdığımız kadarıyla gittiğimiz birkaç yer var. Bunların başında güzel bir manzara sunan Şeytan Sofrası var. Oradaki ayak izi mevzusuna girmek istemiyorum, merak edenler varsa buyursun buradaki linkten bilgilendirici yazıya ulaşabilirler. Manzara Cunda’ya ve denize oldukça hakim. 

Cunda oldukça hareketli ve şehir merkezinde olduğu gibi oldukça fazla sayıda butik otele ve pansiyona ev sahipliği yapıyor. Gezip görülecek oldukça fazla hediyelik eşya satan mağaza var, hatıra için mutlaka bir şey bulursunuz. 🙂

Cunda’da gideceğiniz güzel bir Patariça koyu bulunuyor, buraya gidebilmek için belirli bir mesafeyi toprak yolda gitmeniz gerekiyor. Araba için sorun olmamakla birlikte motosiklet kullanıcıları için ekstra toz demek.

Gelelim rakı-balık ikilisine.
Fulyan’ın bize önerdiği Tik Mustafa’nın Yeri’ni biz de öneririz. Oldukça lezzetli mezelerinden balık yemeye fırsatımız ve yerimiz kalmasa da efsane lezzetlere tanıklık ettik. Sizlere veda ederken, bazı lezzetleri sizlerle paylaşalım.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.